- Azel Hukuk
- Borçlar, Trafik
- Ocak 11, 2024
Trafik kazaları, günümüzde sıkça meydana gelen, maddi veya bedeni zararlara sebebiyet veren durumlardır. İstatistiki verilere göre meydana gelen kazaların %90’a yakını maddi zararlara sebep olmaktadır. Maddi hasara sebep olan trafik kazalarında, taraflar kendi aralarında kaza tespit tutanağı düzenleyebilmektedirler. Söz konusu kaza tespit tutanağının düzenlenmesi hususunda, tarafların anlaşmazlığa düştüğü hallerde, trafik polisi çağrılarak yardım alınabilmektedir. Maddi hasar meydana gelmiş olan trafik kazalarında kaza tespit tutanağının düzenlenmemiş olması, meydana gelen hasarın onarımı kapsamında zorunlu trafik sigortasından yahut ihtiyari sigortadan talepte bulunulması yahut aracın perte çıkmasının sağlanmasını güçleştirebilmektedir. Burada kısaca “zorunlu trafik sigortası” ve “ihtiyari sigorta (kasko)” kavramlarını açıklamak gerekirse:
Zorunlu trafik sigortası, her araç sahibi tarafından yaptırılması zorunlu olan ve hasar anında karşı tarafa verilebilecek bedeni ve maddi zararları güvence altına alan bir sigortadır. Zorunlu trafik sigortası yaptırılmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır.
İhtiyari sigorta (kasko), sigorta ettirene ait aracın uğrayacağı zararların karşılanmasını sağlar. Herhangi bir motorlu kara taşıtının sigortalının iradesi dışında hasara uğraması, yanması, çalınması vb. durumlarda, sigortalıya tazminat ödenmesini sağlamak için yapılır.
Kasko, karşı araçtaki hasarı değil, sigortalıya ait araçtaki hasarı teminat altına almaktadır.
Maddi zarara sebep olan trafik kazalarında, meydana gelen zarardan kaynaklanan talepler, Borçlar Hukuku kapsamında haksız fiilden doğan zararın tazmini niteliğindedir. Pratikte kaza sonucunda meydana gelen hasarlar sigorta şirketlerince karşılanmaktadır. Ancak kimi zaman meydana gelen hasarın dışında, aracın onarıma girmiş olması sebebiyle satış değerinde kayıplar söz konusu olabilmektedir. Bu kapsamda aslen aracın hasar gören kısmının orijinalleri ile değiştirilmesi sonucunda kullanma kapsamında bir değer kaybı söz konusu olmuyorken, araç sahibinin meydana gelen kaza öncesindeki mal varlığında, kaza sonrasında azalma söz konusu olmaktadır.
Bunun sebebi, tamamen onarılmış olsa da aracın onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun söz konusu onarımın izlerini taşıyacağından dolayı kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşük olmasıdır. Bu kapsamda haksız fiil sonucu zarara uğrayan bireyin, aracının onarımı sağlanarak nesnel zararı önlenmiş olsa da, aracın cari değerinde düşüş söz konusu olacaktır. Aracın kaza sonrasında cari değerinde meydana gelen azalma, uygulamada “araç değer kaybı” olarak nitelendirilmektedir.
Araç değer kaybı söz konusu olan maddi hasarlı trafik kazalarında, zarara uğrayan araç sahibinin bu yönde talepte bulunabilmesi için, öncelikle zararın niteliği gereği, karşı tarafın kazada kusurunun bulunması ve araçta değer kaybının söz konusu olması gerekmektedir. Bu kapsamda, önceden gerçekleşen bir kaza sonucunda değişen bir parçanın, kaza sonucunda tekrar değiştirilmesi yahut onarılması, araçta değer kaybına sebep olmayacaktır. Bu doğrultuda araç değer kaybının söz konusu olabilmesi için, kaza sonucunda hasar meydana gelen ve onarılan parçanın daha önce onarıma tabi tutulmamış olması gerekmektedir.
Araç değer kaybının talebi kapsamında, söz konusu talebin zorunlu trafik sigortasına mı yoksa ihtiyari sigortaya mı yöneltildiği hususunda farklılık meydana gelebilmektedir. Araç değer kaybı zorunlu trafik sigortası güvencesi kapsamında iken, ihtiyari sigorta (kasko) genellikle değer kaybını güvence kapsamına almamakta yahut ek güvence olarak sunmaktadır. Bu kapsamda talebin ihtiyari sigortaya yönelik olduğu hallerde, somut olaya göre sigorta şirketince ya reddedilmekte ya da ek güvencenin alındığı veya güvence kapsamında sayıldığı hallerde kabul edilmektedir. Buna karşın, karşı tarafın ağırlıklı kusuruyla meydana gelen kazada, ortaya çıkan değer kaybı karşı tarafın zorunlu trafik sigortasınca karşılanmaktadır. Bu doğrultuda kaza sonucunda, aracında değer kaybı söz konusu olan kişi, değer kaybının tespitini gerçekleştirmelidir. Akabinde araçta meydana gelen değer kaybını açıklayan rapor ile sigorta şirketinden söz konusu zararın tazminini bir dilekçe hazırlanarak istenebilecektir.
Yetki
Sigorta şirketine yapılan talep karşılığında, uyuşmazlığın meydana gelmesi halinde, 14 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 01 Haziran 2015’te yürürlüğe giren hükme göre, “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede de açılabilir. Uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvurulabilir.”
Zamanaşımı
Dava yolunun tercih edilmesi halinde dava “araç değer kaybı tazminatı davası” niteliğinde olacaktır. Dava, kazanın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her halde 10 yıl içerisinde açılmaması halinde, zamanaşımına uğrayacaktır.